Web sitemizdeki aktiviteyi analiz etmek ve daha iyi bir hizmet vermek amacıyla kendi çerezlerimizi ve üçüncü taraf çerezleri kullanmaktayız. Ayrıntılı bilgi için Çerez Politikamızı inceleyiniz.

QNB Finansinvest Finans Odak

Hilmi Yavaş 2 Mart 2021 Salı
Şubat Enflasyon Verisi Beklentimiz

Bu haftanın en önemli makro verisi yarın 3 Mart Çarşamba günü sabah saat 10:00’da yayınlanacak olan Şubat ayı enflasyon verisi olacak. Şubat ayında enflasyonun piyasa beklentisi olan %0,75’in biraz altında aylık %0,65 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Böyle bir gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %15,0’ten %15,3’e yükselecektir.


İTO’nun dün açıkladığı İstanbul perakende fiyatları endeksi verisine göre İstanbul’da Şubat ayında fiyatlar aylık %1,5 artış gösterdi. Böylece yıllık bazda endeks Ocak ayında %15,05 iken Şubat ayında %15,45’e yükseldi.

Her ne kadar Ocak ve Şubat aylarında değerlenen TL sayesinde, Şubat’ta mevsimsellikten arındırılmış enflasyon eğiliminin ivme kaybetmesini beklesek de, Nisan-Mayıs itibariyle enflasyonun yıllık %17 civarında zirve yapmasını ve sonrasında baz etkisinin de olumlu katkısıyla beraber Haziran verisi ile beraber belirgin ancak kademeli düşüş trendine girmesini bekliyoruz. Yıl sonu enflasyon beklentimizi %11 olarak korumaya devam ediyoruz.

Öte yandan, TCMB geçen hafta yayınladığı Enflasyon Raporunda yer verdiği enflasyon projeksiyonu şeması üzerinden gidecek olursak, Banka’nın enflasyonun Nisan’da  %16 civarında tepe noktasına ulaşmasını sonrasında ise Haziran’da %14 civarına gerilemesini beklediği değerlendirmesi yapılabilir. Ancak, TCMB yıl-sonu enflasyon beklentisi konusunda bize kıyasla daha iyimser. Bizim beklentimiz %11 iken, TCMB’nin “tahmin hedefi” %9.4.


Enflasyon görünüme dair risklere gelince ise, TL’deki son değer kazancına rağmen (ki hala yüksek seviyede), küresel emtia (gıda), işlenmiş ara malı ve navlun artış trendi devam ediyor. Ayrıca, asgari ücrete yapılan %21 zam, girdi fiyatlarının hem gecikmeli hem güncel etkileri ve düşük kapasite kullanımından dolayı hizmet enflasyonu 2021’de yukarı yönlü sürpriz yapabilir. Ayrıca, ABD dolarının beklenenden daha güçlü bir performans göstermesi durumunda (özellikle GOÜ’ler para birimleri karşısında) TL’nin performansı da olumsuz etkilenebilir. Biz şu aşamada 2021 sonu için 7,80 kur varsayımı üzerinden enflasyon beklentilerimizi şekillendiriyoruz. Karşılaştırmak için 2021 Aralık vadeli USD/TRY kontratı 8.3850’den işlem görüyor.


Şubat’ta enflasyonun beklentimize paralel gerçekleşmesi durumunda, TCMB'nin daha önce gerçekleşen 2 toplantıda olduğu gibi 18 Mart’ta gerçekleşecek PPK toplantısında ilave parasal sıkılaştırma yapması elzem olmayabilir. Şimdilik, görüşümüz TCMB'nin 18 Şubat'ta faiz artışı yapmayacağı yönünde. Öte yandan, küresel finansal piyasalardaki oynaklıktan etkilenen döviz kuru ve emtia fiyatlarındaki gelişmeler beklentimizi değiştirebilir. Belki de daha önemlisi, TCMB Şubat’ta İstanbul perakende fiyatlarına (%1,5) paralel bir gerçekleşme durumunda ya da enflasyon eğiliminde bir gevşeme görülmediği takdirde ilave bir faiz artışına ihtiyaç olduğunu değerlendirebilir. Genel olarak, ilk faiz indiriminin ise Temmuz/Haziran gibi gelebileceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca, bu sene gerçekleşecek toplam faiz indiriminin 300 baz puan civarı olabileceği görüşündeyiz.


 

Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi



 

İkon-ok
Hilmi Yavaş 1 Mart 2021 Pazartesi
4Ç20 GSYH Büyüme Gerçekleşmesi

4Ç20’de büyüme beklentimiz olan %6,5 ve piyasa beklentisi olan yaklaşık %7,0 altında %5,9  gerçekleşti. 2020’nin tamamında ise GSYH’nin %15’ine erişen ek kredi arzı ve imalat sektöründe güçlü seyir sayesinde %1,9 büyüme rakamına erişilmiş oldu. Büyüme rakamları gösterdi ki 4Ç20’de kuvvetli parasal sıkılaştırma ile beraber kredi/mali genişleme sona erse ve ekonomi kısmen kapansa da iktisadi faaliyetler güçlü kalmaya devam etti.


Grafik 1 – Çeyreklik GSYH Katkı (yıllık değişim, % puan)



2020’de net ihracatın büyümeyi 5,0 puan düşürücü etkisinin olurken,  sabit sermaye yatırımlarının 1,6 puan, kamu kesimi harcamalarının 0,5 puan ve  hane halkı tüketiminin 2,0  puan katkıda bulunduğunu hesaplıyoruz. Büyümenin 3,0 puanının ise stok birikimi ve hata payından kaynaklanacağı görülüyor.

Üretim tarafında ise sanayinin 2020’nin tamamında 0,4 puan, tarımın 0,3 puan, bilgi ve iletişim faaliyetlerinin 0,4 puan ve  finansal ve sigorta faaliyetlerinin ise 0,9 puan (kredi genişlemesinin sayesinde) katkıda bulundu. Hizmetler ve ticaretin ise toplamda 1,0 puan büyümeyi düşürücü etkide bulunduğunu hesapladık.

Kısa vadede 2021’in ilk çeyreğinde hizmetler ve inşaat sektörlerinde aktivite kayda değer ivme kaybetse de imalat sanayi daha da güçlenmeye devam ediyor. Hem ihracat hem de iç piyasadan sipariş beklentileri güçlenmeye devam ediyor. Şubat itibariyle birçok imalat alt sektöründe kapasite kullanımı uzun yıllar ortalamalarının üzerine çıkmış durumda. Örneğin elektronik, plastik ve demir-çelik sektörlerinde yüksek kapasite kullanımı dikkat çekiyor. Dolayısıyla, 1Ç21’de GSYH’nın yıllık bazda %3 civarında bir büyüme kaydetmesini bekliyoruz.

Ayrıca, 2Ç20 itibariyle hem küresel hem de Türkiye ölçeğinde aşılanma ve bağışıklık kazanmanın hızlanması ile beraber ekonomik aktivitenin hızla canlanacağını tahmin ediyoruz. Bunda başta turizm/yemek ve ulaştırma sektörleri olmak üzere hizmet sektörü aktivitelerindeki canlanma baş rolü oynayacaktır. Keza, Uluslararası Turizm Acentesi TUİ’nin açıkladığı son verilere göre İngiltere’de Türkiye’deki turistik tesisler için erken rezervasyon talebi kayda değer miktarda güçlenme eğiliminde. Türkiye ekonomisinde ve toplam istihdamda bu sektörlerin ağırlığını göz önüne alırsak, 2021’de büyüme açısından en şanslı ülkelerden birisi Türkiye olabilir.

Sonuç olarak, parasal ve maliye politikasındaki sıkılık sebebiyle Türkiye’de iç talep bir miktar baskılanmaya çalışılsa da baz etkilerinin de katkısıyla 2021 tamamında büyüme %6,0’ya ulaşabilir. 2021’de net ihracatın büyümeye 2,0 puan, sabit sermaye yatırımlarının 1,5 puan ve hane halkı tüketiminin 2,5  puana yakın katkıda bulunmasını bekliyoruz.


Grafik 2 – 4Ç Birikimli GSYH (yıllık, % puan katkı)



İkon-ok
Hilmi Yavaş 26 Şubat 2021 Cuma
4Ç20 GSYH Büyüme Beklentimiz

4Ç20 GSYH verisi 1 Mart Pazartesi günü sabah 10:00’da açıklanacak2020’de GSYH’nin %15’ine erişen ek kredi arzı ve imalat sektöründe güçlü seyir sayesinde, ekonomik büyüme 3Ç20’de yıllık bazda %6,7 olarak gerçekleşmişti. 4Ç20’de kuvvetli parasal sıkılaştırma ile beraber kredi/mali genişleme sona erse ve ekonomi kısmen kapansa da iktisadi faaliyetlerin beklentilerin üzerinde seyrettiğini değerlendiriyoruz. 4Ç20’de büyümenin beklentilerin üzerinde yıllık bazda %6,5 civarında gerçekleşmesini bekliyoruz.


Grafik 1 – Çeyreklik GSYH Katkı (yıllık değişim, % puan)


Böylece, 2020’nin tamamında GSYH artışının %2,15’e ulaşabileceğini düşünüyoruz. 2020’de net ihracatın büyümeyi 6,0 puan düşürücü etkisinin olmasını,  sabit sermaye yatırımlarının 2,0 puan ve hane halkı tüketiminin 3,0  puana yakın katkıda bulunacağını öngörüyoruz. Büyümenin geri kalanının ise stok birikimi ve hata payından kaynaklanacağını düşünüyoruz.

Üretim tarafında ise sanayinin 2020’nin tamamında 0,5 puan, finansal ve sigorta faaliyetlerinin ise 1,0 puan (kredi genişlemesinin sayesinde) katkıda bulunmasını bekliyoruz. Hizmetler ve ticaretin ise toplamda 1,5 puan büyümeyi düşürücü etkide bulunacağını öngördük. Büyümenin geri kalanının ise vergi-sübvansiyon, bilgi-iletişim ve kamu yönetimi, eğitim ve sağlık kalemlerinden gelmesini bekliyoruz.

Kısa vadede 2021’in ilk çeyreğinde hizmetler ve inşaat sektörlerinde aktivite kayda değer ivme kaybetse de imalat sanayi daha da güçlenmeye devam ediyor. Hem ihracat hem de iç piyasadan sipariş beklentileri güçlenmeye devam ediyor. Şubat itibariyle birçok imalat alt sektöründe kapasite kullanımı uzun yıllar ortalamalarının üzerine çıkmış durumda. Örneğin elektronik, plastik ve demir-çelik sektörlerinde yüksek kapasite kullanımı dikkat çekiyor. Dolayısıyla, 1Ç21’de GSYH’nın yıllık bazda %3 civarında bir büyüme kaydetmesini bekliyoruz.

Ayrıca, 2Ç20 itibariyle hem küresel hem de Türkiye ölçeğinde aşılanma ve bağışıklık kazanmanın hızlanması ile beraber ekonomik aktivitenin hızla canlanacağını tahmin ediyoruz. Bunda başta turizm/yemek ve ulaştırma sektörleri olmak üzere hizmet sektörü aktivitelerindeki canlanma baş rolü oynayacaktır. Keza, Uluslararası Turizm Acentesi TUİ’nin açıkladığı son verilere göre İngiltere’de Türkiye’deki turistik tesisler için erken rezervasyon talebi kayda değer miktarda güçlenme eğiliminde. Türkiye ekonomisinde ve toplam istihdamda bu sektörlerin ağırlığını göz önüne alırsak, 2021’de büyüme açısından en şanslı ülkelerden birisi Türkiye olabilir.

Sonuç olarak, parasal ve maliye politikasındaki sıkılık sebebiyle Türkiye’de iç talep bir miktar baskılanmaya çalışılsa da baz etkilerinin de katkısıyla 2021 tamamında büyüme %6,0’ya ulaşabilir. 2021’de net ihracatın büyümeye 2,0 puan, sabit sermaye yatırımlarının 1,5 puan ve hane halkı tüketiminin 2,5  puana yakın katkıda bulunmasını bekliyoruz.


Grafik 2 – 4Ç Birikimli GSYH (yıllık, % puan katkı) 

İkon-ok
İrem Dışpınar 18 Şubat 2021 Perşembe
ABD’de enflasyon beklentileri ile tahvil faizleri yükseldi

ABD’de son aylarda enflasyon oranı arz kaynaklı olmak üzere; global ara malı kıtlığı ve küresel gıda fiyatlarındaki artış eğilimi, emtia fiyatlarındaki yükseliş ile beraber yukarı yönlü hareket etti. Bu gelişmelerin yanı sıra Fed, bir yandan gevşemeci para politikası ile aylık tahvil alımlarına devam ederken, ABD’de 1,9 trilyon dolar olarak planlanan ekonomik teşvik paketinin mal ve hizmet fiyatlarında yukarı yönlü baskı yapacağı beklentisi mevcut. Diğer yandan da virüs salgınında vaka sayılarında arzu edilen düşüşün yaşanması-aşılama programlarının başarılı olması neticesinde, bu yılın ikinci çeyreğinden itibaren kısıtlama önlemlerinin hafifletilmesi halinde ekonomilerin toparlanması bekleniyor. Öte yandan mali gevşeme kanalından da ise harcanabilir gelir artış gösterebilir. Tüm mevcut gelişmelerin yanı sıra toplam talepte artış tahminleri de ABD’de enflasyon beklentilerinin yukarı gelmesine neden oluyor. Enflasyon beklentilerindeki yükselişe ek olarak yüksek borçluluğun da etkisiyle ABD tahvil faizlerinin artış eğiliminde olduğunu görüyoruz. Özellikle de ABD 10 yıllık tahvil faizi %1,33 civarını test ederek son bir yılın en yüksek seviyesine ulaştı.



ABD faizlerindeki yükselişin neden önemli olduğuna değinecek olursak; hem şirketlerin borçlanma maliyetleri, değerlemeler açısından önemli iken, hem de halihazırda gevşek para politikası ile her ay ekonomiye destek veren Fed’in normalleşmeye ne derece yakın olduğu anlaşılmaya çalışılıyor. Dolayısıyla da kısa vadede ABD tahvil faizlerinin seyrini izlemekte fayda var. Bu aşamada tahvil faizlerindeki yükseliş risk iştahında bir düşüş ve gelişmekte olan ülke piyasalarda bir satış baskısına neden olmadı. Ancak önümüzdeki dönemde-kısa vadede ABD’de enflasyonun Fed’in hedef seviyelerine yaklaşması, enflasyon beklentilerindeki artışın sürmesi gibi gelişmeler küresel piyasalarda satış baskısına neden olabilir. Ancak pandemi dolayısıyla orta-uzun vadede hem ABD’de hem de küresel ekonomide aşağı yönlü risklerin devam etmesi ve ilerleme sağlanmasının zaman alacağını düşünürken, ABD’de enflasyon belirgin bir yükselişin yaşanmasının zor olduğunu tahmin ediyoruz.



İkon-ok
Hilmi Yavaş 17 Şubat 2021 Çarşamba
ABD uzun vadeli tahvil faizlerindeki hızlı ve büyük yükseliş hakkında

Bu sabah itibariyle ABD 10 yıllık tahvil faizi %1.30’a, 30 yıllık tahvil faizi ise 2.08’e yükseldi. Karşılaştırmak için 26 Ocak 2021’de 10 yıllık tahvil faizi %1.03, 30 yıllık tahvil faizi ise %1.79 idi. Türkiye’de ise Hazine’nin bu haftaki DİBS ihalelerinde talebin sınırlı olduğunu gözlemledik. Bunun bir sebebinin de ABD uzun vadeli tahvil faizlerindeki son günlerdeki hızlı ve büyük faiz artışının olabileceğini değerlendiriyoruz.

Geleneksel olarak yüksek enflasyon ve faizin söz konusu olduğu GOÜ’lerde tahvil ve Eurobond faizlerinin ABD tahvil faizlerine hassasiyeti yüksektir. Ayrıca, TCMB’nin Perşembe günü gerçekleşecek PPK toplantısında faiz artışına gidebileceği ihtimali, 2 yıllık tahvil ihracında talebi sınırlamış olabilir.



Grafik 1 – ABD Tahvil Verim Eğrisi (Nominal Faiz Farkı)



ABD’de tahvil faizlerinde yükselişin ana sebebi ABD’de uzun vadeli enflasyon beklentilerindeki yükselişi. Uzun vadeli enflasyon beklentilerini yukarı çıkaran diğer faktörlerin başında ise ultra gevşek  para ve maliye politikasının uzun süre devam edeceği beklentisi. Ayrıca,  yaz aylarından itibaren COVİD-19 aşılama sürecinde de ivme kazanılacağı beklentisi üzerinden hizmetler sektörünün ve istihdamının toparlamayacağı öngörülüyor.

ABD ekonomisi 2020’de %3.5 oranında daralırken, 2021’de %5.0 civarı büyümesi bekleniyor. 2021’nin ilk yarısı sonunda ise pandemi öncesi GSYH seviyesinin yakalanabileceği öne sürülüyor. Öte yandan, son dönemde 2021 büyüme görünümüne dair beklentiler olumlu yönde revize ediliyor.

Bloomberg’e göre ekonomistler Şubat anketinde  2021 yılının 1. ve 2. Çeyreğine ilişkin yıllıklandırılmış büyüme beklentilerini Ocak ayındaki ankete göre 1.6’şar puan yukarı yönlü revize ederek, sırasıyla %5.6 ve % 6.2 puan olarak belirledi. Hatırlanacağı üzere 2020’nin son çeyreğinde bu büyüme oranı %4.0 idi.

COVİD-19’a karşı alınan sosyal hayatı ve ekonomiyi kısıtlayıcı önlemlere karşı büyüme beklentilerini yukarı yönlü revizyonları ise ABD’de geçmesi beklenen ve 1.5-2.0 trilyon doları bulması beklenen ilave mali destek paketinin geçme ihtimalinin yükselmesi yatıyor.

Öte yandan, aşılama hızında arzu edilen seviyeye ulaşılmasa ve yeni virüs varyantlarının çok daha hızlı yayıldığına dair endişeler giderek artsa da yılın 2. yarısında aşılama konusunda ciddi bir mesafe alınacağı beklentisi korunması büyüme beklentilerinin olumlu yönde evirilmesine imkan sağlıyor. Ayrıca, mali destek paketinin önemli bir kısmının aşılama ve sağlık altyapısına desteği amaçlaması bu konuda beklentilerin güçlü kalmasını etkileyen diğer bir faktör.


Grafik 2 – Yeni COVİD-19 Vaka Sayısı  (milyonda, 7 haftalık hareketli ort., tek doz )




Diğer önemli gelişme ise enflasyon korumalı tahviller (TIPS) verim eğrisi dikleşti. Bu dikleşmenin sebebi kısa vadeli reel faiz beklentilerindeki kayda değer gerileme kadar, uzun vadeli reel faiz beklentilerindeki bir miktar artış da rol oynadı.  Uzun vadeli reel faiz beklentilerinin artışında ABD’de tahvil arzında yaşanacak ciddi miktarda artış da hesaba katılıyor. Bazı hesaplara göre, 2021’de  FED’in aylık bazda yaptığı 80 milyar dolarlık Hazine tahvil alımını dışında piyasada 3-4 trilyon dolarlık ek tahvil arzı söz konusu olabilir.

Grafik 3 – ABD TIPS Tahvil Verim Eğrisi (Reel Faiz Farkı)

Öte yandan emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü hareket enflasyon beklentilerini yukarı çekiyor. Bu yükselişte arzın talebe yetişmesi ile ilgili endişeler de rol oynadı. Başta Çin olmak üzere Doğu Asya’da iktisadi faaliyetlerin güçlü olması da emtia fiyatlarını destekleyen diğer temel faktör. ABD’de büyüme görünümüne dair olumlu revizyonlarda da burada etkili.

 

Grafik 4 – Emtia Fiyat Fiyatları (2010 = 100)



İkon-ok
Hilmi Yavaş 15 Şubat 2021 Pazartesi
EUR/USD Paritesini Etkileyen İktisadi Gelişmeler

ABD/Avrupa Büyüme Görünümü ve Parite Üzerindeki Etkisi

Son dönemde Avrupa’da ABD’de büyüme görünümüne dair Avrupa aleyhine bir miktar ayrışma yaşandı. Sonuç olarak 10 yıllık vadede beklenen/fiyatlanan reel faiz oranı ABD lehine, Almanya aleyhine yükselmiş oldu.  Böylece, 1.10’dan 1.22’ye kadar yükselen EUR/USD kurunun yükseliş trendi durma noktasına geldi. Aradaki reel faiz farkının artmaya devam etmesi durumunda, EUR/USD yeniden 1.20 altına gerileyerek bu gelişmeye eşlik edebilir. Tabii, doğal olarak, EUR/USD’nin tek belirleyicisinin reel faiz farkı olmadığını da hatırlatmak da fayda var. Paritenin bizim açımızdan öneminin ise USD’nin değer kaybının genel olarak GOÜ’lere sermaye akışı ve risk iştahı ile olan korelasyonu olarak ifade edebiliriz.  


Grafik 1 – EUR/USD Kuru ve ABD-Almanya 10 yıllık tahvil reel faiz farkı (% puan)

Kaynak: FRED, QNBFI


ABD  Büyüme Görünümü   

ABD ekonomisi 2020’de %3.5 oranında daralırken, 2021’de %5.0 civarı büyümesi bekleniyor. 2021’nin ilk yarısı sonunda ise pandemi öncesi GSYH seviyesinin yakalanabileceği öne sürülüyor. Öte yandan, son dönemde 2021 büyüme görünümüne dair beklentiler olumlu yönde revize ediliyor.  2021’in tamamında %6 civarında bir büyümenin sağlanabileceğini düşünenlerin sayısı artıyor.

Bloomberg’e göre ekonomistler Şubat anketinde  2021 yılının 1. ve 2. Çeyreğine ilişkin yıllıklandırılmış büyüme beklentilerini Ocak ayındaki ankete göre 1.6’şar puan yukarı yönlü revize ederek, sırasıyla %5.6 ve % 6.2 puan olarak belirledi. Hatırlanacağı üzere 2020’nin son çeyreğinde bu büyüme oranı %4.0 idi.

COVİD-19’a karşı alınan sosyal hayatı ve ekonomiyi kısıtlayıcı önlemlere karşı büyüme beklentilerini yukarı yönlü revizyonları ise ABD’de geçmesi beklenen ve 1.5-2.0 trilyon doları bulması beklenen ilave mali destek paketinin geçme ihtimalinin yükselmesi yatıyor.

Öte yandan, aşılama hızında arzu edilen seviyeye ulaşılmasa ve yeni virüs varyantlarının çok daha hızlı yayıldığına dair endişeler giderek artsa  yılın 2. yarısında aşılama konusunda ciddi bir mesafe alınacağı beklentisi korunması büyüme beklentilerinin olumlu yönde evirilmesine imkan sağlıyor. Ayrıca, mali destek paketinin önemli bir kısmının aşılama ve sağlık altyapısına desteği amaçlaması bu konuda beklentilerin güçlü kalmasını etkileyen diğer bir faktör.

Grafik 2 – Yeni COVİD-19 Vaka Sayısı  (milyonda, 7 haftalık hareketli ort., tek doz )


Kaynak: Our World in Data’dan doğrudan alınmıştır.


AB Büyüme Görünümü   

ABD’nin tersine Avrupa’da büyüme beklentileri bir miktar aşağı yönlü revize ediliyor. Sebebi ise aşılama konusunda Avrupa’nın çok daha yavaş performansı ve COVİD-19’a karşı Avrupa’da alınan önlemlerin daha katı olması önemli etkenler. Öte yandan, Avrupa’da şimdiye kadar onaylanan mali harcama paketleri hem ölçek olarak daha sınırlı hem de harcamalar daha uzun vadede devreye girecekler. Şu aşamada AB’nin ancak 2022 ortalarına doğru, diğer bir değişle ABD’den yaklaşık 1 sene sonra COVİD-19 önceki ekonomik aktivite seviyesini yakalaması bekleniyor.

AB büyüme görünümü açısından olumlu etki ise başta Çin ve ABD olmak üzere küresel talebin güçlü seyretmesi yaratıyor. ABD’de kısa vadede uygulanan gevşek para ve maliye politikası tüketici harcamalarını güçlü tutarken, Çin başta olmak üzere Asya’da ise genel olarak güçlü yatırım döngüsü devam edecek gibi duruyor. Dolayısıyla, her iki bölgeden gelecek talep AB’de imalat sanayindeki güçlü toparlanmanın 2021’de devamını sağlayacaktır. Ayrıca, Avrupa’nın güneyi için turizmdeki toparlanma beklentisi de büyümenin ana mihenk taşlarından biri olacaktır.

Gene de, AB Komisyonu 12 Şubat’ta AB için 2021 büyüme beklentisini  %4.1’ten %3.7’e revize etti. Bunda 2020 ekonomik daralmanın daha önce %7.4 beklenirken %6.3 gerçekleşmesin de etkisi vardı. Öte yandan, AB ABD’nin aksine 2021 için ilave bir mali paket ilan etmedi. Ayrıca, daha önce kararı olan 750 milyar Euro’luk paketin ise nasıl kullandırılacağına dair kesin bir sonuç henüz alınmadı. Ayrıca, AB ülkelerinde genel olarak ABD’ye kıyasla daha katı COVİD önlemleri alınıyor. Keza, AB önceki yılın son çeyreğinde %0.5 daralırken, ekonomide daralma yeni yılın ilk çeyreğinde de devam edecek gibi görünüyor.

Almanya geçtiğimiz hafta vaka sayılarındaki hızlı azalışa rağmen COVİD-19’a karşı katı kısıtlama uygulamasını 7 Mart’a kadar uzattı. Hatta, yeni varyantların yayılmasını engellemek adına sınır kapılarındaki önlemleri arttırdı. Daha önce yeni vaka sayısını milyonda 50’ye düşürülmesini ekonomiyi yeniden açmak için bir  sınır olarak belirlenmişken bu oran 35’e revize edildi. Bu kararın daha hızlı yayıldığını düşünülen yeni varyant riski dolayısıyla alındığı belirtildi.


Grafik 3 – Günlük Yeni COVİD-19 Aşılama Sayısı  (yüz kişide, 7 haftalık hareketli ort., tek doz )

Kaynak: Our World in Data’dan doğrudan alınmıştır.


Çin ve Doğu Asya Büyüme Görünümü   

IMF Çin’in 2020’de %2.3 büyüdükten sonra 2021’de %8.1 büyümesini bekliyor. IMF 2021 yılına ait olan büyüme beklentisini Ocak’ta 0.3 puan ile yukarı revize etmişti. Çin’de 2021’de büyümenin motorunun özellikle tüketim harcamalarında (özellikle hizmet) olması bekleniyor.

Keza, tüketim harcamaların 2020’nin tamamında %3.0 daralmıştı. Buna karşın sanayi üretimi %2.3 artış göstermişti. Öte yandan, Çin’in ihracatı 2020’de şaşırtıcı şekilde güçlü kalarak %4 artış göstermişti. Çin’in bu kadar güçlü büyüme performansı göstermesinde ise COVİD-19’un yayılmasını çok hızlı durdurması ve kontrol altına alması etkili oldu. Çin ekonomisindeki hızlı toparlama, ABD tüketim harcamaları ile beraber  emtia fiyatlarını son dönemde destekleyen en önemli faktördü.

Çin’in dünyanın kalanına göre daha güçlü ekonomik performansı ise Çin para birimi Renminbi’nin USD karşında %10 değerlenmesi oldu. Ayrıca, Çin’de para ve maliye politikası Avrupa ve ABD’ye kıyasla çok daha sıkı tutulmaya devam ediliyor. Dolayısıyla, Çin’in gerektiğinde ekonomiyi desteklemek adına yeteri kadar elinde imkan mevcut görünüyor.


Grafik 4 – USD/CNY

Kaynak: Our World in Data’dan doğrudan alınmıştır.



Diğer Gelişmekte olan Ülkeler Görünümü

Küresel ekonomideki toparlanmaya ve ekonomilerin yeniden açılacağı beklentisi ile beraber Gelişmekte olan Ülkelerin de ekonomilerin 2021’de nispeten hızlı toparlanmaları bekleniyor. Ancak, her GOÜ aynı hızda toparlaması beklenmiyor.

Örneğin Hindistan’ın 2020’de %8 daraldıktan sonra 2021’de %11.5 büyümesi beklenirken, Latin Amerika ekonomilerinin 2020’de %7.4 daraldıktan sonra 2021’de ancak %4.1 büyümeleri bekleniyor. ASEAN ülkeleri ise 2020’de nispeten sınırlı %3.7 daraldıktan sonra 2021 ve 2022’de sırasıyla %5.2 ve %6.0 büyümeleri bekleniyor.

Beklentilerde dikkat çeken unsur emtia fiyatlarındaki hızlı toparlamaya rağmen, emtia ihracatçısı ülkelerin 2021 ve 2022’de nispeten yavaş bir hızda büyüyecekleri beklentisi.


Grafik 5 – IMF Küresel Büyüme Görünümü Raporu Ocak Güncellemesi


İkon-ok
Back to Top