Web sitemizdeki aktiviteyi analiz etmek ve daha iyi bir hizmet vermek amacıyla kendi çerezlerimizi ve üçüncü taraf çerezleri kullanmaktayız. Ayrıntılı bilgi için Çerez Politikamızı inceleyiniz.

QNB Finansinvest Finans Odak

Hilmi Yavaş 23 Şubat 2023 Perşembe
TCMB PPK toplantısı değerlendirmemiz

TCMB piyasa beklentisine paralel olarak politika faiz oranını %9’dan %8,5’e indirdi.

Son dönemde her ne kadar politika faizinin para politikası duruşunu belirlemede tekil önemi azalmış (TCMB aldığı “makro-ihtiyati” önemler aracılığıyla bankacılık sisteminin kredi miktarı, allokasyonu ve fiyatlaması, aktif-pasif yönetimi ve hazine tahvil fiyatlamasında etkili oluyor) olsa da politika faizin kredi faizlerine olan etkisinin para politikası duruşunu belirlemede önemli kalmaya devam ettiğini değerlendiriyoruz. Dolayısıyla, bu faiz indiriminin ya da gelecekteki olası faiz indirimlerinin kredi ve tahvil faizlerini daha da negatif bölgeye çekeceği ve halihazırda negatif bölgede olan ticari kredi ve TP mevduat faizi farkını daha da düşürebileceğini düşünüyoruz. Ayrıca, TCMB’nin ticari kredi arzında bir miktar daha ivme kazancını görmeyi tercih edebileceğini değerlendiriyoruz.

TCMB’nın faiz indirimini şu şekilde rasyonelize ettiğini değerlendiriyoruz. “Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri” henüz tam olarak belli değil, ancak yakın vadede ekonomik aktiviteyi olumsuz etkileyebilir. Banka açısından “sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması daha da önemli hale” geldi. Ayrıca, metinde kurulun, “bu ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu” görüşünü belirttiğini gözlemliyoruz.

Metinde önümüzdeki aylarda da ilave faiz indirimlerinin gelebileceğinin sinyalinin verildiğini düşüyoruz. Bu konuda karar metninde şu ifade yer almış: “Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir.”

Öte yandan, TCMB, metinde “deprem öncesinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret ettiğini” ifade ediyor. Ayrıca, kurul “orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı” öngörüyor. Bizler de son dönemde talep koşullarına baktığımızda 2022’nin son aylarında ve ocak ayında tüketimin çok güçlü seyrettiğini değerlendiriyoruz. Öte yandan, bizleri üzen Kahramanmaraş depremi tüketimi ve üretimi baskılamaya başlatmış olabilir. Keza, kartlı harcama verileri bu yönde sinyaller vermeye başlamış bulunuyor. Ancak, negatif reel faiz ortamında talep kaynaklı ivme kaybının kalıcı olmayabileceğini değerlendiriyoruz

TCMB’nın önceki karar metinlerine kıyasla ödemeler dengesi konusunda daha endişeli olduğunu değerlendiriyoruz. Metinde “iç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı” tuttuğu belirtiliyor. Ayrıca, bizler depremin tasarruf dengesi üzerindeki net etkisinin ise negatif olabileceğini kanısındayız. Yılın ikinci yarısında inşaat aktivitesinde görülecek hızlı bir toparlama, yatırımların ivme kazanacağı anlamına geleceği için ülkenin tasarruf açığını arttırıcı bir etki yaratabilir. Finansal koşulların daha da gevşemesi ve kredi hacim artışının ilave ivme kazanmasının döviz arz-talebi üzerinde etkisi olabilir. Bu konuda, TCMB’nin ilave “makro-ihtiyati” önlemler alarak döviz mevduatından TL’ye geçişi (büyük oranda KKM uygulaması altında) daha da önceliklendirebileceğini değerlendiriyoruz.


Grafik 1 – Enflasyon (Beklentimiz) ve Politika Faizi


İkon-ok
Hilmi Yavaş 23 Şubat 2023 Perşembe
TCMB PPK toplantısı beklentimiz

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) 23 Şubat 2023 Perşembe günü toplanıp, faiz kararını saat 14:00’da açıklıyor olacak. Piyasa beklentisi TCMB’nin politika faizini 50-100 baz puan indireceği yönünde. Öte yandan bizim beklentimiz TCMB’nin politika faizini %9’da sabit bırakması yönünde.

Son dönemde her ne kadar politika faizinin para politikası duruşunu belirlemede tekil önemi azalmış (TCMB aldığı “makro-ihtiyati” önemler aracılığıyla bankacılık sisteminin kredi miktarı, allokasyonu ve fiyatlaması, aktif-pasif yönetimi ve hazine tahvil fiyatlamasında etkili oluyor) olsa da politika faizin kredi faizlerine olan etkisinin para politikası duruşunu belirlemede önemli kalmaya devam ettiğini değerlendiriyoruz. Dolayısıyla, olası bir faiz indiriminin ya da indirim döngüsünün para politikası duruşunu daha da gevşeteceğini düşünüyoruz.

Keza, ocakta çekirdek enflasyon göstergelerinin asgari ücret artışının etkisiyle yeniden %50’ler civarına yükseldiğini gözlemledik. Öte yandan, TCMB’nin politika faizini 500 baz puan düşürdüğü bir dönemde (Ağustos-Kasım ’22 arası), ağustostan bu yana ticari kredi faizleri 1500 baz puan düşerken, 1-3 ay arası vadeli TP mevduat faizi aksi yönde yaklaşık 700 baz puan yükselmiş bulunuyor. Ayrıca, mevduat faizlerinin seyrine baktığımızda ise trendin yukarı yönlü olduğunu gözlemliyoruz. Düşüncemiz olası faiz indirim (lerinin) reel kredi ve tahvil faizlerini daha da negatif bölgeye çekeceği ve halihazırda negatif bölgede olan ticari kredi ve TP mevduat faizi farkını daha da düşürebileceği yönünde. Dolayısıyla, enflasyonun yeniden ivme kazandığı bir dönemde TCMB’nin politika faizini düşürmeyeceğini düşünüyoruz. Keza, faiz indirim (leri) TCMB’nin ara enflasyon hedefi olarak kabul ettiği 2023 sonu enflasyon tahmini %22’ye ulaşma konusunda riskleri arttıracak bir adım olarak değerlendirilebilir.

Son dönemde talep koşullarına baktığımızda 2022’nin son aylarında ve ocak ayında tüketimin çok güçlü seyrettiğini değerlendiriyoruz. 4Ç22’de çeyreksel bazda mevsimsellikten arındırılmış hizmetler satış hacminin %6,2, perakende tüketim hacminin ise %7,2 oranında artış kaydettiğini tahmin ediyoruz. Benzer şekilde inşaat sektörü üretiminin de %7 civarında artış göstermiş olabileceğini hesaplıyoruz. Bu veriler bizlere talep kaynaklı enflasyonist etkilerin artış göstermiş olabileceğini işaret ediyor. Öte yandan, bizleri üzen Kahramanmaraş depremi tüketimi ve üretimi baskılamaya başlatmış olabilir. Keza, kartlı harcama verileri bu yönde sinyaller vermeye başlamış bulunuyor. Ancak, negatif reel faiz ortamında talep kaynaklı ivme kaybının ne kadar daha devam edeceğini şu aşamada tahmin etmenin oldukça zor olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca, depremin tasarruf dengesi üzerindeki net etkisinin ise negatif olabileceğini kanısındayız. Yılın ikinci yarısında inşaat aktivitesinde görülecek hızlı bir toparlama, yatırımların ivme kazanacağı anlamına geleceği için ülkenin tasarruf açığını arttırıcı bir etki yaratabilir.


Grafik 1 – Enflasyon (Beklentimiz) ve Politika Faizi

İkon-ok
Hilmi Yavaş 3 Şubat 2023 Cuma
Ocak Enflasyon Verisi Değerlendirmemiz

Enflasyon (TÜFE) ocakta kurum beklentimiz olan %4,4 ve piyasa medyan piyasa beklentisi olan %3,8’in oldukça üzerinde aylık bazda %6,65 oranında artış gösterdi. Öte yandan baz etkisi sayesinde yıllık enflasyon %64,27’den %57,68’e gerilemiş oldu. Beklentimiz ile gerçekleşme arasındaki farkın ana sebebi ise hizmet fiyatları oldu. Ocakta hizmet fiyatları %55 oranında gerçekleşen asgari ücret zammının etkisiyle %11,7 oranında yükseliş gösterdi. Bizim beklentimiz 7 puanı ocakta olmak üzere hizmet fiyatlarının 1Ç23’te birikimli olarak 20 puana yakın artabileceği yönündeydi. Dolayısıyla, hizmet fiyatlarındaki gerçekleşme enflasyon projeksiyonumuza paralel bir gerçekleşmeye işaret ediyor.

Mevsimsellikten arındırılmış enflasyon trendine baktığımızda ise yıllıklandırılmış C grubu çekirdek enflasyon eğiliminin (3 aylık ortalama) yeniden %30’lardan %55’e yükseldiğini hesaplıyoruz. Bu seviye Mart 2022’ye yakın bir enflasyon eğilimine işaret ediyor. Keza, bu artışın en büyük sebebi olan hizmet kaleminin benzer şekilde hesaplanmış eğilimi ise %40’lardan %100’e yaklaştığını değerlendiriyoruz. Her ne kadar önümüzdeki aylarda bu eğilim hızlı bir şekilde gerileyecek olsa yıllık bazda hizmet enflasyonunun yıl boyunca %70 civarında dalgalanmasını bekliyoruz. Ayrıca, 1Ç23’te başta işlenmemiş gıda ve hizmet kalemlerindeki önden yüklemeli artıştan dolayı enflasyondaki genel katılık beklenenden daha belirgin hale gelebilir.

Talep görünümüne baktığımızda, Merkez Bankası’nın yayınladığı çıktı açığı göstergeleri iktisadi faaliyetlerin 2021’den bu yana potansiyelinin üzerinde seyrettiğine işaret ediyor. GSYH hesabında yer alan yerleşik hane halkı tüketimine baktığımızda da uzun yıllar trendinin yaklaşık %15-20 üzerinde seyrettiğin gözlemliyoruz. Ayrıca, güncel kart harcamaları ve kredi kartı borç stoku verileri de hacimsel olarak kayda değer bir büyüme trendine işaret ediyor. Keza, hanehalkı gelirleri de ücret artışı ve güçlü istihdam ile beraber artmaya devam ediyor. Güçlü tüketim talebi eşliğinde fiyatlama davranışları ve beklentilerde yaşanan bozulma bir süre daha devam edebilir.

Baz etkilerinin yılın ilk yarısı boyunca etkili olmaya devam etmesini bekliyoruz ancak dezenflayon süreci beklenildiği kadar uzun ve kalıcı olmayabilir. İlk aşamada yıllık manşet enflasyon martta %49’a, haziranda  ise %42’ye gerileyebilir. Ancak, yatay seyreden USD/TL döviz kuru ve özellikle imalat ve ticari kuruluşlara satılan enerji birim fiyatlarındaki düşüş 2Ç23’e ilişkin enflasyon tahminimiz üzerinde sınırlı da olsa risk oluşturmaya devam ediyor. Öte yandan, her halükarda hizmet enflasyonundaki katılık, güçlü tüketim ve üretici maliyetlerindeki artışın tüketici fiyatları üzerindeki olası gecikmeli etkilerinin devamı dezenflayonist sürecinin kalıcılığı üzerinde soru işareti yaratıyor.


Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi

İkon-ok
Hilmi Yavaş 2 Şubat 2023 Perşembe
Ocak Enflasyon Verisine Dair Beklentimiz

Cuma günü (3 Şubat) açıklanacak ocak ayı enflasyon verisinin piyasa medyan beklentisi olan %3,8’in üzerinde %4,4 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Beklentimize paralel bir  gerçekleşme durumunda yıllık enflasyon %64,27’den %54,31’e gerilemiş olacak.  

Öncü bir gösterge olan ve İTO’nun yayınladığı Perakende Satış Endeksi'ne göre aralıkta İstanbul enflasyonu bir önceki aya göre %5,94 artış gösterdi. Böylece, yıllık fiyat değişim  oranı %93’ten  %79,7’e geriledi. Verinin kırılımına baktığımızda en çok dikkat çeken gelişme bazı hizmet kalemlerinde yaşanan %15 ile %24 arasında yaşanan artıştı. Örneğin, dışarıda yenen yemek hizmeti %15 oranında artarken, ulaştırma hizmetleri %24 oranında, sağlık ve kişisel bakım harcamaları %15 ve diğer harcamalar %14,7 oranında artış gösterdi. Bu yükselişin yıl başında asgari ücrete (ve doğal olarak genel ücret seviyesine) gelen %55 artış kaynaklı olduğunu değerlendiriyoruz. Ayrıca, bu gerçekleşme yılın ilk çeyreğinde hizmet fiyatlarının birikimli olarak %15-20 arasında artmasına dair beklentimizi destekliyor. Keza, 2023 yılı enflasyon beklentimizi etkileyen ana faktör işçilik ücreti artışları oldu. Ek olarak, hizmet enflasyonun en büyük bileşeni olan kira enflasyonu da sert bir şekilde yükselme eğilimi gösteren konut fiyatlarını takip ederek 2023’te de 2022’nin ikinci yarısında olduğu gibi yüksek bir artış gösterebilir. Yüksek kira ve kira hariç hizmet fiyatlarındaki artış ile beraber 1Ç23 sonrasında yıllık hizmet enflasyonunun %60’larda dalgalanma ihtimali olduğunu değerlendiriyoruz.

Mal fiyatlarına imalat penceresinden baktığımızda ocakta ve şubatta doğalgaz ve elektrik fiyatlarına gelen indirime rağmen, işçilik ücretlerinde yaşanacak artış 2023 boyunca imalat fiyatlarını yukarı çekmeye devam edeceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca, 2022’nin ikinci yarısında imalatçı, toptan ve perakende şirketlerinin giderek daha sınırlı stok ile çalıştığını, dolayısıyla, yeni yılda yeni üretim maliyetlerinin tüketici fiyatları üzerinde baskı oluşturabileceğini düşünüyoruz. Keza, enerji fiyatlarında gerilemeye rağmen aralık ve ocakta ithalat 33 milyar mertebesine yükseldi. Her ne kadar bu aylar mevsimsel olarak ithalatın yoğun olduğu aylar olsa da enerji ve altın hariç ithalatın, dolayısıyla stok seviyelerinin yükselme eğiliminde olabileceğini değerlendiriyoruz. Üretici ve tüketici fiyatlarını arttırıcı yönde etkileyebilecek diğer faktör ise EUR/USD, dolayısıyla EUR/TRY kurundaki artış. Kasım ayı başından bugüne kadar EUR/TRY kurunun %15 artış gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu artışın bir kısmının 1Ç23’de dayanıklı mal fiyatlarına yansıma ihtimali olduğunu değerlendiriyoruz.

Talep görünümüne baktığımızda, Merkez Bankası’nın yayınladığı çıktı açığı göstergeleri iktisadi faaliyetlerin 2021’den bu yana potansiyelinin üzerinde seyrettiğine işaret ediyor. GSYH hesabında yer alan yerleşik hane halkı tüketimine baktığımızda da uzun yıllar trendinin yaklaşık %15-20 üzerinde seyrettiğin gözlemliyoruz. Ayrıca, güncel kart harcamaları ve kredi kartı borç stoku verileri de hacimsel olarak kayda değer bir büyüme trendine işaret ediyor. Keza, hane halkı gelirleri de %55 asgari ücret artış ve nispeten güçlü istihdam ile beraber artmaya devam ediyor. Güçlü tüketim talebi, hane halkı gelirindeki artış ile beraber fiyatlama davranışları ve beklentilerde yaşanan bozulma bir süre daha devam edebilir.

Ocakta %54’e gerilemesini beklediğimiz yıllık manşet enflasyonun martta %49’a, haziranda ise %45’e gerilemesini bekliyoruz. Ancak, yatay seyreden USD/TL döviz kuru ve özellikle imalat ve ticari kuruluşlara satılan enerji birim fiyatlarındaki düşüş 2Ç23’e ilişkin enflasyon tahminimiz üzerinde risk oluşturmaya devam ediyor. Dolayısıyla, döviz kurunun şubatta da yatay seyretmesi durumunda beklediğimiz enflasyon patikasını güncellemek zorunda kalabiliriz. Döviz ve enerji fiyatlarının mart sonrası yatay devam ettiği bir senaryoda yıllık enflasyon haziran itibarıyla yüksek %30’lu seviyelere gerileyebilir. Öte yandan, her halükarda hizmet enflasyonundaki katılık, güçlü tüketim ve üretici maliyetlerindeki artışın tüketici fiyatları üzerindeki olası gecikmeli etkilerinin devamı dezenflayonist sürecinin kalıcılığı üzerinde soru işareti yaratıyor.


İkon-ok
İrem Dışpınar 2 Şubat 2023 Perşembe
Endekste 4600 ikili dip formasyonu için önemli…

Fed beklentilere paralel 25 baz puan artırım ile politika faiz oranı aralığını %4,50-%4,75 bandına yükselti. Hatırlanacağı üzere Fed Başkanı Powell geçtiğimiz kasım ayında yaptığı açıklamada; faiz artırım hızını ya aralık ya da şubat ayında azaltmaya başlayabileceklerinin sinyalini vermiş ve verilerin seyrine bağlı olarak karar vereceklerini belirtmişti. Geçtiğimiz yıl ağırlıklı olarak 75’şer baz puanlık faiz artırımı gerçekleştiren Fed, ABD’de son aylarda enflasyonda düşüşün hızlanması ve bazı ekonomik verilerde görülen yavaşlama ile aralık ayında faiz artırım hızını azaltmaya başlamıştı. Buna paralel Fed aralık ayında 50 baz puanlık artırımının ardından dün akşam 25 baz ile hızını daha da azaltmış oldu. Faiz kararı ile verilen mesajlara baktığımızda; Fed Başkanı Powell enflasyon ile mücadele kapsamında para politikasının bir süre daha kısıtlayıcı kalması gerektiğini ve henüz yeterince kısıtlayıcı politika seviyelerinde olmadığını açıkladı. Ancak Powell para politikasını aşırı sıkılaştırmak istemediklerini, aşırıya kaçmaları halinde ise bunu düzeltmek için de araçları olduğunu belirtti. Powell mart ayı için ise faiz artırım patikası hakkında henüz karar almadıklarını ve verilere bağlı olarak hareket edeceklerinin mesajını verdi. Faiz artırımın boyutu piyasalar için sürpriz olmasa da Fed’in geçtiğimiz dönemlerde olduğu kadar sıkı para politikasını sürdürmemesi risk iştahının seyri açısından olumlu. Buna paralel ABD borsaları kararlara olumlu tepki gösterdi. Öte yandan satış baskısının ileri taşınması ile BIST devre kesici uygulaması ile karşılaştı. Endeks 4870 desteğini aşağı kırarken, temmuz ayından başlamak üzere oluşan yükselen trendinin altına geri çekildi. Endeksin haftalık kaybı %12,2 oranına ulaşmış durumda. Aşağı yönlü trendde hareket eden endekste zayıf görünüm korunuyor.. Fed sonrası oluşan olumlu havadan endeks destek bulma çabası gösterebilir. Endekste henüz yön tayin olmadığından ve dip oluşumu gerçekleşmediğinden bugün de hareketli bir gün olabilir; temkinli olmakta yarar bulunuyor. 4600 önceki dip seviye olup, ana destek olarak takip edilebilir. Endeksin bu seviyenin üzerinde kalabilmesi ikili dip formasyon oluşumu ve yeniden yukarı tepki için önemli. 4870 ve 4955 direnç haline geldi. Bugün ayrıca ECB ve BoE faiz kararını açıklayacak; politika faiz oranlarında 50’şer baz puanlık artırım bekleniyor.



İkon-ok
İrem Dışpınar 31 Ocak 2023 Salı
Bankacılık endeksinde toparlanma gerçekleşmesi öne çıkıyor

BIST 100 Endeksi’nde aşağı yönlü trendde seyir devam ederken, düzeltme hareketi henüz sona ermedi. Endeks düşüş hareketinin başladığı noktadan; haftalık bazda %6 civarında düşerken, XBANK’taki geri çekilme %10,5 oranında gerçekleşti. Buna paralel endeksteki düşüşe XBANK’ın öncülük ettiğini söyleyebiliriz. Bu hafta içerisinde açıklanacak banka bilançoları endeks üzerinde etkili olabilir. Bankacılık endeksi geçtiğimiz haftaki satış baskısı sonrasında eylül ayından bu yana oluşan kanalın alt bandına doğru yönelmiş durumda. Bankacılık endeksi trend desteğine doğru geri çekildiğinden bu kanalın içinde kalması için yukarı tepki göstermesi gerekiyor.




Banka hisselerinde toparlanmanın yaşanması halinde ise endekste destek çabası görebiliriz. Buna bağlı olarak endekste banka hisseleri kanalından yukarı yönlü hareketler ve dolayısıyla da toparlanma yaşanabilir. Endekste henüz yön tayin olmadığından ve dip oluşumu gerçekleşmediğinden bugün de hareketli bir gün olabilir; temkinli olmakta yarar bulunuyor. Özellikle de seçim öncesi dönemde aşağı ve yukarı hareketlere bağlı olarak volatilite geçtiğimiz aylara göre daha yüksek kalabilir. Endeksin ilk etapta 5020 olan önceki dip seviyenin üzerinde kalması yukarı tepkinin oluşması ve satış baskısının ileri taşınmaması için önemli. 5233 direncinin aşılması ise yükselişin ivme kazanması için takip edilebilir. Haftanın devamında ise küresel piyasalarda; Fed ve ECB’nin faiz kararı hareketliliğe neden olacaktır.





İkon-ok
İrem Dışpınar 24 Ocak 2023 Salı
Endeksin 5310 desteğinin üzerinde kalması izlenebilir

BIST 100 Endeksi haftalık bazda %10,5 ile güçlü bir performans gösterirken, bu ay ortasında yaşanan kayıpların büyük bir kısmını geri aldı. Ancak endeks kısa vadeli yükselen trenddeki hareketin ardından yeni haftada 5567 civarında kâr satışları ile karşılaştı. Endeksteki geri çekilmeyi bu aşamada düzeltme hareketi olarak görürken, normal karşılıyoruz. Endeksin ilk etapta 5310 desteğinin üzerinde kalması öne çıkıyor. Ancak 5310’un aşağı kırılması halinde satış baskısı artabileceğinden bu seviyeyi yakından takip etmekte yarar bulunuyor. Aksi halde 5258 desteğine doğru geri çekilebilir. 5424’ün üzeri ise yeniden 5567 direncine yönelim için takip edilebilir. Gün içi hareketlilik önümüzdeki dönemde siyasi haber akışı ile yüksek olabilir. Aşağı ve yukarı yönlü hareketlerin daha belirgin gerçekleştiğini görebiliriz. Buna paralel endekste yüksek volatiliteye karşı temkinli olunmalı görüşündeyiz.




Altın ons tarafında ise; merkez bankalarının altın alma eğilimi ve doların güç kaybetmesi altın ons fiyatlarını destekliyor. Altın onsta 1938 dolar ilk planda direnç iken, bu seviyenin aşılması ile 1950 dolar direncine doğru yükseliş gösterebilir. 1890 dolar destek olarak izlenebilir; bu seviyenin üzerinde kısa vadeli görünümün olumlu olduğunu söyleyebiliriz.



İkon-ok
Hilmi Yavaş 20 Ocak 2023 Cuma
TCMB PPK Kararı Değerlendirmemiz

TCMB geniş kesimlerce beklendiği üzere haftalık repo faiz oranını üst üste ikinci PPK toplantısında %9 ile sabit bıraktı.

Daha önceki metinde yer alan ve faiz indiriminin sebebini özetleyen bölümün aynı şekilde korunduğunu gözlemliyoruz: “Azalan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi ile arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürekliliği açısından finansal koşulların destekleyici olması kritik önem arz etmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.”

Öte yandan, TCMB’nin büyüme konusunda önceki karar metnine kıyasla daha az endişeli olduğunu değerlendiriyoruz. Bir önceki karar metninde “yılın son çeyreğine dair öncü göstergeler ise zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlama eğiliminin sürdüğüne işaret etmektedir.” ifadesi yer alırken, bugünkü karar metninde şu ifade yer aldı: “Yılın son çeyreğine dair göstergeler ise zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlama eğiliminin iç talepteki görece güçlü seyir ile telafi edildiğine işaret etmektedir.” İki cümle arasında ufak bir nüans olsa da Merkez Bankası’nın iç talebin dış talepteki zayıflamayı telafi edildiğini görmesinin bankanın büyüme görünümüme dair endişelerini azalttığı yönde değerlendiriyoruz. Keza, kendi değerlendirmemiz de iç talebin, özellikle hane halkı tüketiminin oldukça güçlü seyrettiği yönde. Ayrıca, bu yüzden bir önceki karar metninde yer alan “Kurul, mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğunu değerlendirmiştir.” ifadesinin bugünkü karar metninde yer almadığını değerlendiriyoruz. 

TCMB’nin son dönemde attığı adımlara baktığımızda, daha çok gündeminin son haftalarda ivme kazanan kredi büyümesinin yurt içinde döviz arz-talebi üzerindeki potansiyel etkileri olduğunu değerlendiriyoruz. TCMB’nin son dönemde attığı adımlara baktığımızda i) menkul kıymet tesis oranı yüzde 5’ten yüzde 10’a yükseltilmişti, ii) gerçek ve tüzel kişi için Türk lirası paylarında yüzde 60 hedefini aşan bankalara menkul kıymet tesis oranının indirimli olarak uygulanmasına, iii) 3 aydan uzun vadeli Türk lirası mevduat için zorunlu karşılık oranlarının yüzde sıfır olarak belirlenmesine, ve iv) yurt dışından doğrudan temin edilen 6 aydan uzun vadeli yabancı para yükümlülüklerdeki artış için 2023 yıl sonuna kadar zorunlu karşılık oranlarının yüzde sıfır olarak uygulanmasına karar vermişti. TCMB’ benzer adımları atmaya devam edeceğini “parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir” ifadesiyle anlayabiliyoruz.

Metinde dikkatimizi çeken diğer bir değişiklik ise yaklaşık bir senedir karar metinlerinde yer alan enflasyon görünümü ile ilgili geniş değerlendirmenin yerini kısa bir cümlenin alması oldu. Önceki metinlerde çeşitli nedenlerle “dezenflasyonist sürecin başlayacağını” öngörmekte olan Merkez Bankası’nın bugünkü metinde değerlendirmesi şu şekilde oldu: Sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmıştır. Metindeki bu değişikliğin sebebinin ise yıllık enflasyonun baz etkisinin de önemli etkisiyle ekim ayından bu yana gerilemeye başlaması olduğunu değerlendiriyoruz. 


Grafik 1 – Yıllık TÜFE & TCMB Ort. Fonlama Faizi


İkon-ok
Back to Top